Görüntüleme (gezinme ile): 61 -- Görüntüleme (arama ile): 1 -- IP: 18.188.109.38 -- Ziyaretçi Sayısı:
Özgün Başlık Osmanlı-Venedik İlişkilerinde Bir “Tüccarın” (Abdurrahman Çelebi) Dünyası (1701-1702) : Esaret, Çaresizlik ve Özgürlük Yazarlar Güner Doğan Dergi Adı Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi - EFD Cilt Haziran 2012, Cilt 29, Sayı 1, ss. 95-108 Anahtar Kelimeler Venedik Kent Devleti ; ticaret ; esaret ; Balyos ; Anabolu (Nauplia) Özet 18. yüzyılın hemen başından itibaren Venedik Kent Devleti'nin Akdeniz'de etkinliği giderek azalmaya başlamış ve bunun yanı sıra Hollanda, Fransa ve İngiltere gibi devletlerin ise etkinliği gün geçtikçe artmıştır. Venedik Kent Devleti'nin, her ne kadar Akdeniz'de ticari ve siyasi faaliyetleri azalsa da, işgale uğradığı 1797 yılına kadar Adriyatik'te ve Balkan topraklarında ciddi bir şekilde varlığını hissettirmiştir. Venedik Devlet Arşivi'nde ve kütüphanelerinde yer alan belgeler ve yazmalar Venediklilerin Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerine hız kesmeden devam ettiklerini bize açık bir şekilde göstermektedir. Özellikle Venedik'in siyasi temsilcisi olan Balyos'un yazdığı ve Venedik Senatosuna gönderdiği raporlar ilk etapta bizi böyle bir yoruma haklı bir şekilde götürmektedir. Bu çalışma çerçevesinde Osmanlı Devleti ile Venedik Kent Devleti arasında ticaret temelinden hareketle yüzyıllardır varlığını devam ettiren bir iliş-kinin farklı bir boyutunu ortaya koymaya çalışacağız. Dönem itibariyle ticaret beraberinde bir-çok riski ve özellikle esaret altına alınma riskini içinde barındırmaktadır. Osmanlı tebaasından farklı zamanlarda farklı kişiler değişik ülkelerin eline esir olarak düşmekte ve bu kişiler para karşılığında satılmakta ya da diğer esirlerle değişim yapmak için elde tutulmaktaydılar. Bu esirlerden biri de Osmanlı tebaasından Fransız kökenli, dönme Abdurrahman Çelebi'dir. İlgili kişi ticaret esnasında, Venedik-İstanbul arasında oldukça önemli bir ticaret üssü olan ve Mora yarımadasının kuzey doğusunda yer alan Nauplia'da (Anabolu) esaret altına girmiştir. Onun esaret altına alınma macerası ve kurtarılması için babasının yaptığı girişimleri Venedik Devlet Arşivi'nde bulunan bir Balyos raporundan ve Osmanlıca olarak yazılmış bir mektuptan takip etmek mümkündür. Abdurrahman Çelebi'nin babası tarafından ona gönderilmek üzere kaleme alınan mektup, Çelebi'den hareketle bir esirin özgürlüğüne kavuşması için ne tür girişimlere ihtiyaç vardır sorusuna da açıklık getirmektedir. Yine, bu çalışma çerçevesinde, Abdurrahman Çelebi'nin babasının mektubunu değerlendirirken bir Osmanlı tebaasının durumunu, Venedik temsilcisi Balyos'a aracılar vasıtasıyla ulaşan bir babanın girişimini ve bu çerçevede genel olarak Osmanlı Devleti-Venedik Kent Devleti arasındaki ilişki ağının bir yönünü kurgulamaya çalıştık. Başlık (Yabancı Dil) A “Merchant's” (Abdurrahman Celebi) World in the Ottoman-Venice Relations (1701-1702) : Enslavement, Despair and Freedom Anahtar Kelimeler (Yabancı Dil) The City State of Venice ; trade ; enslavement ; Bailo ; Nauplia (Anabolu) Özet (Yabancı Dil) Just after the beginning of the 18th century, the City State of Venice started to lose its impact in the Mediterranean ; whereas the impact of such states as the Netherlands, France and England increased each day. Even though the City State of Venice started to lose its political impact in the Mediterranean, its presence was felt in the Adriatic and the Balkans until 1797, the year when it was occupied. The documents and manuscripts in the Venice State Archives and libraries indicate that the Venetians continued their relations with the Ottoman Empire without halt. Especially the reports written and sent to the Senate of Venice by Bailo, who was the political representative of Venice, lead us to make such an inference in the first place. Within the framework of this study, we aim at presenting a different dimension of the relationship between the Ottoman Empire and the City State of Venice which was mainly based on trade, and thus continued for centuries. During that time, trade used to bring along a number of risks, particularly the risk of enslavement. People among the Ottoman subjects were being enslaved by different countries at different times and they were either sold in return for money or held in captivity in order to be exchanged for other prisoners. One of these prisoners was the converted Ottoman subject Abdurrahman Celebi, who was actually of French origin. He was enslaved during trade in Nauplia located in the northeast of Peloponnesus-which was an important trade base between Venice and Istanbul. It is possible to trace how he was enslaved and the incentives made by his father for him to be released in the Bailo report in the Venice State Archive and a letter written in Ottoman Turkish. The letter written by his father to be sent to Abdurrahman Celebi explains what kind of initiatives are required to free a slave through the case of Abdurrahman Celebi. Within the framework of this study, while we are evaluating the letter of Abdurrahman Celebi's father, we try to present the conditions of an Ottoman subject, attempts of a father who, through intermediaries, managed to reach the representative of Venice, Bailo, and within this frame an aspect of the network of the relations between the Ottoman Empire and the City State of Venice in general. |